MÜCAHİTTEN ŞEFAAT TALEBİ
Mücahitten şefaat isteme meselesini açıklar mısınız?
Allah azze ve celle ayeti kerimede şöyle buyurur;
وَيَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنْفَعُهُمْ وَيَقُولُونَ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ شُفَعَٓاؤُ۬نَا عِنْدَ اللّٰهِۜ قُلْ اَتُنَبِّؤُ۫نَ اللّٰهَ بِمَا لَا يَعْلَمُ فِي السَّمٰوَاتِ وَلَا فِي الْاَرْضِۜ سُبْحَانَهُ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Allah’ı bırakıp, kendilerine hiçbir zarar ve fayda vermeyecek şeylere ibadet ediyor ve: “Bunlar, bizim Allah katındaki şefaatçilerimizdir.” diyorlar. De ki: “(Allah bu varlıklara ibadeti meşru kılmamış ve bunlara şefaat yetkisi vermemiştir. Buna rağmen böyle iddia ederek) Allah’a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O (Allah), onların şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir. (10/Yûnus, 18)
Şefaat talebi en eski ve ilk şirktir.
Nuh aleyhisselam zamanında başlayan şirk bu şekilde olmuştur.
O kavimdeki beş salih insanı Allah azze ve celle ile aralarına aracı koymuşlardır, Rabbimize daha yakın oluruz diye ve bunlar bize aracı ve şefaatçi olacaklar diye onların heykellerini yapıp onlara dua ettiler.
Evet Allah azze ve celle’den başkasından şefaat talebinde bulunmak yani sadece Allahu Teala’nın gücünün yetmiş olduğu bir meseleyi Allah’tan başkasından istemek, “bana şefaat et demek” ona dua etmektir ve dua ibadetin ta kendisidir.
Bir insan herhangi bir ibadeti Allah’tan başkasına yaparsa şirk işleyerek müşrik olmuştur.
Allahu Teala şöyle buyurur;
اَلَا لِلّٰهِ الدّ۪ينُ الْخَالِصُۜ وَالَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِه۪ٓ اَوْلِيَٓاءَۢ مَا نَعْبُدُهُمْ اِلَّا لِيُقَرِّبُونَٓا اِلَى اللّٰهِ زُلْفٰىۜ اِنَّ اللّٰهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ ف۪ي مَا هُمْ ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْد۪ي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ
Dikkat edin! Halis olan din Allah’ındır. O’nun dışında veliler edinenler (derler ki): “Bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye bunlara ibadet ediyoruz.” Allah, ihtilaf ettikleri konularda aralarında hükmedecektir. Şüphesiz ki Allah, yalancı ve kâfir olan kimseyi hidayet etmez. (39/Zümer, 3)
Müşrikler şu düşünceyle Allah’tan başkasından şefaat talebinde bulunurlar; Derler ki günahımız çok olduğundan, Allah azze ve celle’ye direkt “ya Rabbi sen bizim günahlarımızı bağışla, sen bizi cennete girdir, sen bizi cehennem azabından muhafaza eyle diyemeyiz” onun için bu düşünceyle Allah’tan başkasından isterler.
Derler ki “Ey salih kişi, ey muttaki kişi sen bizi cehennem azabından kurtarılmamız için Allah azze ve celle’ye karşı şefaatçi ol.Bize yardımcı ol…”
Kendilerini cehennem azabından kurtarır düşüncesiyle Allah’tan başkasından şefaat isterler.
Allahu Teala bunun kökünü tamamen keserek sizin şefaat istemeniz olacaksa bunu sadece benden isteyeceksiniz manasında buyurur ki;
قُلْ لِلّٰهِ الشَّفَاعَةُ جَم۪يعًاۜ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
De ki: “Şefaatin tümü Allah’ındır. Göklerin ve yerin hâkimiyeti/egemenliği O’na aittir. Sonra O’na döndürüleceksiniz.” (39/Zümer, 44)
Hangi tür olursa olsun istersen “Allah’ın izniyle” de, istersen “Allah senden razı olursa” de, “Allah benden razı olursa” de, ne dersen de bunun hepsi tamamen bana aittir buyuruyor.
Yine Allahu Teala şöyle buyurur;
وَاَنْذِرْ بِهِ الَّذ۪ينَ يَخَافُونَ اَنْ يُحْشَرُٓوا اِلٰى رَبِّهِمْ لَيْسَ لَهُمْ مِنْ دُونِه۪ وَلِيٌّ وَلَا شَف۪يعٌ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
O (Kur’ân’la) Rablerinin huzurunda toplanacaklarından ötürü korkan (müminleri) uyar. Onların (Allah’ın) dışında ne bir dostları ne de şefaatçileri vardır. (Onları Kur’ân’la uyar ki) korkup sakınsınlar. (6/En'âm, 51)
Dolayısıyla Allahu Teala, şefaatçi de varsa o da benim diyor.
Yine ahirette Allahu Teala, müşriklerin kendi aralarındaki konuşmalarından bahsederken onların ifadesini aktarır;
للّٰهِ اِنْ كُنَّا لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ
“Allah’a yemin olsun ki, bizler apaçık bir sapıklık içindeydik.” (26/Şuarâ, 97)
Şimdiki insanlar da ne diyor; Allah azze ve cellenin şefaat etme gücü olduğu gibi “falanın da gücü var” derse bu adam o zaman şirke girmiş olur” hayır,müşriklerde böyle bir düşünce yok ki…
Müşrikler bütün kudretin Allah azze ve celle’ye ait olduğunu biliyor, ancak birilerinin aracı olmasını istiyor, bunu da tevhidi bilmediğinden dolayı yapıyor.
Allah’a yakınlaşma düşüncesiyle bunu yapıyor, bakın Mekke müşriklerinin akidesinde de bu vardır. Onlar diyorlardı ki;
“Buyur Allah’ım buyur, senin hiçbir şerikin yoktur ancak bir şerikin var,onun sahibi de sensin onun sahiplenmiş olduğu her şeyin sahibi de sensin…”
Yani Mekke müşrikleri,Allah’tan başka ibadet etmiş oldukları putlara bunun da Allah gibi gücü var demiyordu.
“Senin bir ortağın var, onun sahibi de sensin diyorlardı.”
Şimdi bugünkü insanlar Allah’tan başkasından sefaat isterken şirke girmenin meşru kılıfını hazırlayarak diyorlar ki; “İşte Allah isterse, Allah razı olursa, Allah sana izin verirse, sen şehit düşersen, Allah senin şehadetini kabul ederse gibi kayıtlar getiriyor.
Ya kardeşim sen Allah azze ve celle’ye düzgünce dua edemiyor musun?
Ya Rabbi beni cennetine girdir diyemiyormusun, sen niye müşrik olmak için zorlanıyorsun.
Bir diğer ifadeyle şunu belirtelim ki;
Allah herkese kendisine direkt dua etmeyi nasip etmez. Mekke müşriklerine nasip etmediği gibi, Nuh Aleyhisselam’ın zamanındaki müşriklere nasip etmediği gibi…
Bugünkü müşriklere de direkt Allah’a dua etmeyi nasip etmiyor.
“Ya Rabbi beni cennetine girdir, ya Rabbi beni cehennem azabından koru” diyemiyorsun ondan sonra şirke girebilmek için, şirki güzel gösterebilmek için “inşallah maşallah” kelimeleri bu meseleleri kapatmaya çalışıyorsun.
Allah azze ve celle bu hakkın sadece kendisine ait olduğunu belirtiyor ve hiçbir kimsenin bu konuda hakkı yoktur diyor.
Ve yine En’am suresinde de bunu ifade ediyor;
وَاَنْذِرْ بِهِ الَّذ۪ينَ يَخَافُونَ اَنْ يُحْشَرُٓوا اِلٰى رَبِّهِمْ لَيْسَ لَهُمْ مِنْ دُونِه۪ وَلِيٌّ وَلَا شَف۪يعٌ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
O (Kur’ân’la) Rablerinin huzurunda toplanacaklarından ötürü korkan (müminleri) uyar. Onların (Allah’ın) dışında ne bir dostları ne de şefaatçileri vardır. (Onları Kur’ân’la uyar ki) korkup sakınsınlar. (6/En'âm, 51)
Rabbimiz buyurur ki;
اِنْ تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَٓاءَكُمْۚ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْۜ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْۜ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَب۪يرٍ۟
Onlara dua etseniz, duanızı işitmezler. İşitseler bile, size cevap veremezler. Kıyamet Günü şirkinizi reddederler. (Her şeyden haberdar olan) Habîr gibi kimse sana haber veremez. (35/Fâtır, 14)
Allah azze ve celle sana bildirmiş, Resulü sana bildirmiş sen gidiyorsun falan alim ne demiş, o alimlerin peşine takılmaya çalışıyorsun.
Allahu Teala Nisa suresinde buyuruyor ki;
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَاُو۬لِي الْاَمْرِ مِنْكُمْۚ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ ف۪ي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَأْو۪يلًا۟
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Sizden olan (Müslim/şirki terk ederek tevhidle Allah’a yönelen) yöneticilere de (itaat edin). Herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz, şayet Allah’a ve Ahiret Günü'ne inanıyorsanız (o meseleyi çözmek için) Allah’a ve Resûl’e götürün. Bu, daha hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (4/Nîsa, 59)
Allah azze ve celle böyle diyor, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem böyle diyor ama falanca kişi de böyle diyor.
Sen nereye müracaat edeceksin, Allah ve Resulüne onu götüreceksin.
Eğer içinizde iman varsa böyle yapacaksın,nereye giderseniz gidin ama imanınız varsa sizin gideceğiniz Allah azze ve celle ve Peygamberin sallallahu aleyhi ve sellem dediğidir.
Bunlar her insanın söylemiş olduğu sözün üstündedir.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيِ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ
Ey iman edenler! Allah’ın ve Resûl’ünün önüne geçmeyin, Allah’tan korkup sakının! Şüphesiz ki Allah, (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (49/Hucurât, 1)
Sizler ve bizler hakimiyet meselesinde insanlara ne diyoruz; Bir insan hükmü Allah azze ve celle’den başkasına verecek olursa o insan müşriktir, biz o adamın niyetine bakıyor muyuz?
Biz o adamın “inşallah” demesine veyahut “Allah izin verirse” “Allah senden razı olursa” sözlerine bakıyor muyuz?
Asla, Allah azze ve celle şefaat iznini ahirette verecek
burada değil.
Şimdi sen dünyadaki hükümle ahiretteki hükümü birbirine karıştıramazsın.
Ahirette Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem insanların o sıkıntılı ortamdan kurtarılması için Rabbine secdeye kapanacak, Allah azze ve celle’ye dua edecek, secdeye kapandığında yapmış oldu hamdlerin bile nasıl olacağını Allah azze ve celle orada öğretiyor yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Allahu Teala’yı nasıl öveceğini o zaman bilmiyor.
Orada Allah azze ve celle izin veriyor sonrada ona o anda öğretiyor.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;
“Allah azze ve cellenin bana öğretmiş olduğu hamdler ile Allah’a hamd edeceğim.”
Dolayısıyla bir insanın ibadetlerini yalnızca Allah'a yapması gerekir.
Allah'ın izni olmadan hiçbir insanın şefaati mümkün değildir, sonrasında Rabbimiz şöyle buyuruyor;
اِنَّ رَبَّكُمُ اللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِ يُدَبِّرُ الْاَمْرَۜ مَا مِنْ شَف۪يعٍ اِلَّا مِنْ بَعْدِ اِذْنِه۪ۜ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُۜ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri yöneten/çekip çeviren Allah’tır. O’nun izni olmaksızın hiç kimse şefaat edemez. İşte, Rabbiniz olan Allah budur. (Öyleyse) O’na ibadet edin. Öğüt almaz mısınız? (10/Yûnus, 3
Oy meselesinin kaç yıllık mazisi var ki daha yeni bir meseledir, bu meseleden çok çok eski olan ve en köklü olan bu şefaat meselesini görmemezlikten gelecek olursanız ve bu konuda falanca alimler ihtilaf etmiştir derseniz bilin ki ben sizlerden beriyim, sizin akidenizden de beriyim çünkü şefaat mutlak olarak Allah’a aittir ve şefaat dediğimiz şey ibadettir ve ibadet de yalnızca Allah’a yapılır.
İbadeti Allah’tan başkasına yapan insan da müşriktir, bu bu kadar net bir meseledir.
Bir insan kurbanı Allah’tan başkasına keserse bu adam müşrik olur, bir kişi şöyle derse şirk’i mübahlaştırmış olur mu? “Allah izin verirse kurbanı ben sana kesiyorum veya Allah senden razı olursa kurbanı ben sana kesiyorum veyahut Allah sana izin verirse sen benim ömrüm uzat” gibi cümleler kullanması bir anlam ifade etmez çünkü ömrün uzatılması sadece Allah'ım kudretinde olan bir şeydir.
Allah’ın kudretinde olan bir meseleyi bir insan, Allah’tan başkasından isterse ne diyoruz istediği kadar “Allah izin verirse veya Allah senden razı olursa” dese de bunlar bir anlam ifade etme.
Bunları Allah’tan başkasından isteyemezsin, sadece Allah’tan istersin.
Bir de niye sadece mücahitten şefaat talep edilmemesi gündeme geliyor?
Hafızlarda şefaat edecek, çocukken ölmüş olanlar da şefaat edecek, meleklerde şefaat edecek peygamberler de şefaat edecek, müminlerin birbirlerine şefaat etmesi de olacak.
O zaman her mümin başka mümine gitsin desin ki “Allah sana izin verirse sen bana şefaat et”
“Sen mümin olarak ölürsen bana şefaat et” gibi herkes gitsin birbirinden şefaat istesin.
Niyeti iyi ya, niyeti iyi olduktan sonra sorun yok…
Bu insanlar resmen müşrik olan insanlardır, Kur’an tescilli müşriklerdir.
Rabbimiz şöyle buyurur;
وَلَا يَأْمُرَكُمْ اَنْ تَتَّخِذُوا الْمَلٰٓئِكَةَ وَالنَّبِيّ۪نَ اَرْبَابًاۜ اَيَأْمُرُكُمْ بِالْكُفْرِ بَعْدَ اِذْ اَنْتُمْ مُسْلِمُونَ۟
(O peygamber) size melekleri ve nebileri rab edinmenizi de emretmez! (Hayret doğrusu!) Siz İslam olduktan sonra size küfrü mü emredecek? (3/Âl-i İmran, 80)
Sonuç olarak nasıl ki hakimiyet sadece Allah azze ve celle aittir ki ayet hasr ifadesi ile gelmiştir.
اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ
Hüküm yalnızca Allah’ındır.(Yusuf/40)
Hakimiyet kayıtsız şartsız Allah azze ve celle’nindir, biz buna inanıyoruz ve diyoruz ki Allah’tan başkasına bu yetkiyi veren insanlar kafir ve müşriklerdir.
İşte aynı şekilde şefaatin tümü de Allah’a aittir, sadece O’ndan talep edilmelidir,dolayısıyla bir insan ibadetin hangi çeşidi olursa olsun ibadeti Allah’tan başkasına sarf ediyorsa bu insan müşriktir.
İbadet Allah azze ve cellenin kendisine yapılmasını istediği kendisinin sevmiş olduğu ve razı olmuş olduğu tüm söz veya fiillerdir.
Dolayısı bir insan ibadeti Allah’tan başkasına yaparsa hakimiyet meselesinde olduğu gibi şefaat meselesinde de bu amelleri Allah’tan başkasına sarf ederse bu insan müşriktir.
Allah azze ve celle hepimize hakkı hak olarak göstersin, hakka tabi olmayı nasip etsin batılı da batıl olarak gösterip ondan uzaklaşmayı nasip etsin.